top of page
  • Yazarın fotoğrafıSuzan Demirci

Sinekli Bakkal

Sinekli Bakkal, roman, world literature, novel, O Alquimista, Simyacı, Paulo Coelho
Sinekli Bakkal

Adı: Sinekli Bakkal

Yazar: Halide Edib Adıvar

Tür: Roman, Edebiyat

Sayfa Sayısı: 480


 









"Hepimiz geçici birer gölgelerden başka bir şey değiliz."




Fikri:

Türk kadının doğu kültürünün aynı zamanda Batı ile tanışmış ılımlı kişiliğini; akla dayanan Batı felsefesinin birer temsilcisi olduğunu topluma göstermek istemiştir.


Özeti:


Olaylar, II. Abdülhamit dönemi İstanbul’unun Aksaray semtinde, Sinekli Bakkal sokağında, geçer. Mahalle imamının kızı Emine, babasının karşı çıkmasına rağmen belli ve sürekli bir işi olmayan, karagöz oynatan, ortaoyununda “zenne” (kadın) rolüne çıkan Tevfik’le evlenir. Babası, bu olay üzerine Emine’yi evlatlıktan reddeder.


Tevfik’in dayısı ölünce dayısının bakkal dükkanı ona kalır. Eşinin diretmesi üzerine dükkanı işletmeye başlar. Bu iş onun sanatçı yaratılışına uygun değildir. Emine, bir gün kocasının, arkadaşlarına kendi taklidini yaptığını görür, buna katlanamaz, baba evine döner. Tevfik’ten boşanır. Bu arada Tevfik, Gelibolu’ya sürgün edilir.


Emine’nin Tevfik’ten bir kızı olur. Adını Rabia koyarlar, imam, kızını atfetmiştir. Torununa sıkı bir dini eğitim verir onu hafız yapar. Rabia’nın sesi çok güzeldir. Cami ve konaklarda güzel sesiyle mevlit okur. Zaptiye Nazırı Selim Paşa’nın karısı da sesini çok beğenecek, onu korumasına alacaktır. Paşa da kızdaki yeteneğe hayran kalır. Ona Mevlevi dervişi Vehbi Dede ile İtalyan müzisyen Peregrini’den ders aldırtır. Rabia ile Peregrini birbirlerinden çok hoşlanırlar.


Günün birinde Rabia’nın babası Tevfik sürgünden döner. Sinekli Bakkal’daki eski bakkal dükkanını yeniden açar. Rabia da dedesinden ayrılır, babasıyla oturmaya başlar. Kızın sanatına hayran olan Vehbi Dede ve Peregrini Tevfik’in evine gidip gelirler. Rabia Kur’an’ı, hele mevlidi öylesine güzel okumaktadır ki Doğu musikisinde âdeta bir çığır açmıştır.


Aynı yıllarda Jön Türkler Abdülhamit’in baskıcı yönetimini ortadan kaldırmak için gizli gizli çalışmaktadırlar. Selim Paşa’nın oğlu Hilmi de bir Jön Türk’tür. Ortaoyununda zenne rolüne çıkan Tevfik Hilmi’nin isteği üzerine bir gün kadın kılığına girip Jön Türklerin Avrupa’dan gelen gazetelerini Fransız postanesinden almak ister. Gazeteleri alırken yakalanır. İşin içyüzü anlaşılınca Hilmi ile Tevfik, Şam’a sürgün edilir.


Babası sürgün edilince yalnız kalan Rabia, bakkal işletir, hafızlık yaparak geçimini sürdürür. Bu arada Rabia’yı çok seven Peregrini Müslüman olur, Osman adını alır ve İstanbul’a yerleşir. Rabia’yla evlenir. Bu yıllarda Rabia’nın imam olan dedesi ölür. Rabia ve Peregrini dedesinin evine yerleşirler.


II. Abdülhamit’e tam bir görev duygusuyla bağlı olan, padişah aleyhinde çalışanlara türlü işkenceler ettirmekten çekinmeyen Selim Paşa, kendi oğlunu da sürdükten sonra yavaş yavaş değişmeye başlar. Babalık ve insanlık duyguları uyanır, görevinden ayrılır.


1908’de Meşrutiyet ilan edilir. Tevfik, sürgünden döner. Rabia’nın bir çocuğu olmuştur. Sineklibakkal da güzel günler yeniden başlar…





 


0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


© Copyright
bottom of page