top of page
Yazarın fotoğrafıSuzan Demirci

Küçük Kadınlar

Küçük Kadınlar, Little Women, roman, world literature, novel, O Alquimista, Simyacı, Paulo Coelho
Küçük Kadınlar

Adı: Küçük Kadınlar

Orijinal Adı: Little Women

Yazar: Louisa May Alcott

Çeviri: Çiçek Eriş

Tür: Roman, Çocuk

Sayfa Sayısı: 160


 









"Keşke kalbim olmasaydı, çok acıyor."




Fikri:

Kız kardeşler maddi sıkıntılardan hastalık ve kayıplara kadar çeşitli zorluklar yaşarlar. Ancak nihayetinde birbirlerine duydukları sevgi ve destek sayesinde bu zorlukların üstesinden gelmeyi başarırlar.


Özeti:


Babalarının savaşa gitmesinin ardından anneleriyle birlikte verdikleri yaşam mücadelesini anlatan Louisa May Alcott’ın Küçük Kadınlar kitabı bir dönem klasik haline gelmiş bir gençlik romanı olma özelliği taşıyor. Dört kız kardeşin hayata tutunma şekillerini anlatan Küçük Kadınlar kitabının konusu ise şöyle;


Bay March ülkesi için savaşa gitmişti. Ardında eşini ve birbirinden güzel dört kızını bırakmıştı. O savaşa gitmeden önce durumları iyi bir ailelerdi. Fakat savaş çıkınca bu durum kötüleşmeye başladı. Margaret (Meg) evin en büyük kızıydı. On altı yaşındaydı ve zengin ailelerinin çocukları için mürebbiyelik yapıyordu. Evde annesinden sonra en çok sözü geçen kişiydi. Onun arkasından on beş yaşındaki Josephine (Jo) geliyordu. Tam bir kitap kurdu olan Jo kendince hikayeler yazıyordu. Ayrıca giyim tarzı ve hareketleri oğlan çocuğunu hatırlatıyordu. Fakat onun hayali hep babası gibi ülkesi adına bir şeyler yapabilmekti. Evin en uysal kızı olan Elizabeth on üç yaşındaydı. Müziği çok seviyordu. Tek hayali müzikle ilgili bir şeyler yapabilmekti. Piyano çalmak ve yeni nota defterleri almak en büyük hobisiydi. Evin en küçükleri olan Amy ise resimle ilgileniyordu. Gördüğü her şeyi resmederdi ve okula gidiyordu. Bu aralar en büyük sorunu okuldaki zengin arkadaşları gibi olamamaktı.


Kızlar her zaman annelerine yardımcı oluyorlar ve onun sözünden çıkmıyorlardı. Evde ev işlerine en çok yardım eden Beth'ti. Her akşam mutlaka yemek masasında o gün yaptıklarını anlatırlar daha sonra ise dikiş dikerlerdi. Bazı geceler ise sahneledikleri oyunlar olurdu. Ayrıca yan evde de birileri kalıyordu. Bu aile Laurence ailesiydi. Bay Laurence çok zengin bir iş adamıydı fakat oldukça yaşlıydı. Torunu Teddy ile beraber kalıyorlardı. Torununun da kendisi gibi başarılı biri olmasını istediğinden onu istediği gibi yetiştiriyordu. Her ders için ayrı mürebbiyeleri vardı. Ev oldukça büyük bir malikaneyi barındırıyordu. Evde müzik , kitap , resim ve daha bir çok sanatsal alanda seçenek barındırıyordu. Teddy ve kızların tanışması Jo sayesinde oldu. Jo , Laurence'in mutsuz olduğunu farketmişti. Ona arkadaşlık teklif etti ve böylece malikaneye giren ilk kardeş oldu. O andan itibaren en yakın arkadaş olacaklardı. Eve tüm kardeşler geldi. Yaşlı Laurence'in en sevdiği kardeş ise Beth oldu. Çünkü kız ona piyano çalan ölen kızını andırıyordu. Hatta March ailesine bir piyano bile hediye etti.


Günler geçerken Beth evlerine gittiği bir ailenin bebeğinden Kızıl hastalığı kaptı. Bu bulaşıcı bir hastalıktı ve Beth çok uzun bir süre hasta olarak yattı. Ne annesini ne de kardeşlerini hatırlayabiliyordu. O sırada savaştaki Bay March'ın da hasta olduğu ve eşinin derhal çağrıldığı haberi gelmişti. Annelerinin yokluğunda küçük kardeşlerinin hastalığı ile boğuşan kardeşler için çok zor bir dönemdi. Fakat onların yanında Laurence ailesi ve Teddy'nin mürebbiyesi Bay Brooke vardı. Brooke , Meg ile ilgileniyordu. Hisleri karşılıksız değildi tabii.


Bay March'ın dönmesi ve Beth'in iyileşmesi neredeyse aynı günlere rastladı. Artık tüm aile tamamlanmıştı ve herkes çok mutluydu. Bay Brooke ise Meg'e karşı olan hislerini saklayamaz hale geldi ve onunla evlenmek istediğini söyledi. March ailesi bu evliliğe onay verdi. Kardeşleri için bu çok güzel fakat buruk bir haberdi. Kardeşlerden ilki evden ayrılmak üzereydi ve aralarındaki bağlar çok kuvvetli olan kardeşler için bu kabullenilmesi en zor olan durumlardan biriydi.




 


2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


© Copyright
bottom of page