top of page
  • Yazarın fotoğrafıSuzan Demirci

İstanbul'da gezilecek yerler - bölüm 1

İstanbul'da keşfedilecek yerler, belki bazılarını görmüş olabilirsiniz yada hiç görmediniz. Meydanlar, sokaklar, tarihi yerler, müzeler, parklar, adalar. Kısacası İstanbul'un gezilip görülmesi gereken yerleri.


1. Ayasofya Camii


Doğu Roma İmparatoru Konstantios’un 360 yılında inşa ettirdiği Ayasofya, dünyanın en eski katedrallerinden biridir.


O dönemlerde Megale Ekklesia adıyla anıldığı bilinen Ayasofya, günümüzdeki görünümüne en yakın halini İmparator Justinianos’un görevlendirdiği Trallesli Anthemios ve Miletoslu İsidoros’un çalışmaları sonunda kazanmıştır. İki mimarın çalışmalarıyla 5 yıl 10 ayda yapımı tamamlanan Ayasofya, o zamanın diğer yapılarına kıyasla dünyanın en kısa sürede inşa edilen katedrali olmuştur.


5. yüzyılda yapıya Hagia Sophia adı verilmiş ve 1453’te İstanbul fethedilene kadar bu adı taşımıştır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldıktan sonra Ayasofya’nın cami olmasını emretmiş ve yapının minareleri Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. 1935 yılında müze olan Ayasofya, 2020 yılında ise tekrar ibadete açılmıştır.


Ayasofya Camii, Ayasofya,


2. Topkapı Sarayı Müzesi


İstanbul’un en turistik bölgesi olan Tarihi Yarımada’da bulunan Topkapı Sarayı, İstanbul’da gezilecek yerler listesinin ilk sıralarındadır. Fatih semtine bağlı Sarayburnu’nda bulunan Topkapı Sarayı, İstanbul fethedildikten sonra inşa edilmiş ve 400 yıl süreyle Osmanlı İmparatorluğu’nun idare merkezi olarak hizmet vermiştir.


Osmanlı Dönemi’nin ihtişamlı tarihine tanıklık eden sarayda entrikalar ve hüzünlü zamanlar da yaşanmıştır. 3 Nisan 1924’te müze haline getirilen Topkapı Sarayı, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk müzesi. 300.000 metrekarelik bir alanı kapladığı ve yaklaşık 300.000 tane arşiv belgesine ev sahipliği yaptığı için dünyada bulunan saray müzelerinin en büyüklerinden biridir.


Harem bölümü, Hırka-ı Saadet Dairesi, Has Oda, Babü’s Saade ve Köşkler Bahçesi de görülmesi gereken yerlerdendir. Ayrıca padişahların portrelerine, kıyafetlerine ve silahlarına ev sahipliği yapan İstanbul Kitaplığı da mutlaka ziyaret edilmelidir.



3. Yerebatan Sarnıcı


Bizans İmparatorluğu döneminden İstanbul’da kalan en değerli yapılardan Yerebatan Sarnıcı. 532 yılında İmparator Justinianus’un emri üzerine inşa edilen sarnıç, o yıllarda sarayın ve halkın su ihtiyacı için kullanılırmıştır. Hatta İstanbul’un fethinden sonra da bir süre boyunca su kaynağı olarak kullanımı devam etmiştir.


Geçmişte sarnıç üzerinde Stoa Bazilikası bulunduğu için Bazilika Sarnıcı ve suyun içinden çıkan sütunlar yüzünden Yerebatan Sarayı olarak da bilinirmiş. 140 metre uzunlukta ve 70 metre genişlikte olan Yerebatan Sarnıcı’ndaki en gizemli eser ise Medusa Başı. Sarnıcın kuzeybatısında konumlanan iki sütunun altında bulunan heykel, Roma Dönemi’nin en önemli eserlerinden biri ama buraya nasıl geldiği bilinmemektedir.


2022 yılında restore edilerek ziyarete açılan Yerebatan Sarnıcı son günlerde bir hayli popüler.



4. Bozdoğan Su Kemeri


Roma Dönemi’nde şehirlere su sağlamak için kurulan su kemerlerinden pek azı ayakta kalabilmiştir.


İstanbul’un tam kalbinde Unkapanı’nda yer alan Bozdoğan ya da dünyanın tanıdığı adıyla Valens Su Kemeri, dünyada eşine az rastlanan uzunlukta ve sağlamlıkta. Bugün altından trafik akarken pek fark etmesek de 1.500 yılı aşkın süredir İstanbul’u seyrediyor.



5. Sultan Ahmet Camii


İstanbul’un en meşhur camisi olan Sultan Ahmet Camii, sadece yerli turistler arasında değil yabancı turistler arasında da oldukça ünlüdür. Yabancı turistler camiyi Mavi Camii anlamına gelen Blue Mosque adıyla tanımaktadır. Bunun en önemli nedeni ise caminin içinin 21 bin 43 tane İznik çinisiyle döşenmesi ve masmavi bir görüntüye sahip olması.


Sultan I. Ahmet’in emri üzerine 17. yüzyılda Mimar Sinan’ın öğrencilerinden olan Sedefkar Mehmet Ağa tarafından inşa edilen cami, Ayasofya’nın tam karşısında konumlanıyor. Sultan Ahmet Camii’nin 16 tane şerefesi bulunuyor ve bu 16 şerefe, Sultan I. Ahmet’in Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. hükümdarı oluşunu simgeliyor. 43 metre yükseklikteki kubbesinin çapı ise 23,5 metre. Tüm bunlar ve caminin külliyesi bir araya geldiğinde Sultan Ahmet Camii, İstanbul’da bulunan en büyük yapılar arasında yer alıyor. Cami ibadete açık olduğu için Cuma günleri ve dini bayramlarda çok kalabalık olabiliyor. Bu nedenle camiyi mimari açıdan görmek için gezmeyi düşünenler daha sakin günleri tercih edebilirler.



6. Sultanahmet Meydanı


Sultanahmet Meydanı, İstanbul’da yapılan turistik gezilerin başlangıç noktası. Aynı zamanda turistik Sultanahmet otelleri de bu meydanın çevresinde konumlanıyor. Roma İmparatorluğu’nun bölgede hüküm sürdüğü yıllarda hipodrom olarak kullanılan meydan, Bizans İmparatorluğu’nun hakimiyetindeyken de hipodrommuş. Bu yüzden At Meydanı olarak bilinmektedir.


O dönemlerde yerli halk, hep bu meydanda toplanıp eğlenirmiş. Günümüzde kalıntıları hala görülebilen Obelisk, Yılanlı Sütun ve Örme Dikilitaş gibi dikilitaşlar hipodromu ikiye bölmek için kullanılırmış.


Meydan günümüzdeki adını, İstanbul’da gezilecek yerler deyince ilk akla gelen camilerden olan Sultan Ahmet Camii 1616 yılında yapıldıktan sonra almış. Meydanı gördükten sonra Sultan Ahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı, Alman Çeşmesi ve Aya İrini Kilisesi gibi gezilecek yerlerle devam edebilirsiniz. Ayrıca İstanbul'u gezdim demek için meşhur Sultanahmet köftesinin de tadına bakmak gerekir.



7. Dolmabahçe Sarayı


Mustafa Kemal Atatürk’ün hayata gözlerini yumduğu bu sarayın hepimizin kalbindeki yeri büyük. Bu nedenle de Dolmabahçe Sarayı, İstanbul’da gezilecek yerler listesinin belki de en duygusal maddelerinden biri.


Dolmabahçe Sarayı, 1856 yılında Sultan Abdülmecit’in emretmesi üzerine inşa edilmiş. Abdülmecit, bu sarayın Avrupai bir tarza sahip olmasını ve sadece güzelliklerden oluşmasını istemiş. 285 tane oda, 26 adet salon, 6 hamam ve 68 tuvaletin bulunduğu sarayın yapımı padişaha oldukça pahalıya gelmiş ve padişah o kadar özenerek yaptırdığı İstanbul’un 3. en büyük sarayında sadece 5 yıl oturabilmiş. Abdülmecit’ten sonra gelen padişahlar tarafından da farklı şekillerde kullanılan saray, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman da yeni devletin modern yüzü olarak hizmet etmiş.


10 Kasım 1938’de Mustafa Kemal Atatürk 71 numaralı odada son nefesini verdi. Günümüzde Dolmabahçe Sarayı’na gittiğinde bu odayı ve Atatürk’e ait kişisel eşyaları görebilirsin. Pazartesi günleri kapalı olan saray haftanın diğer günlerinde ziyaretçilerini ağırlıyor.



8. Galata Kulesi


İstanbul’un siluetini oluşturan yapılardan biri olan Galata Kulesi, o kadar çok turist ağırlıyor ki her daim önünde upuzun kuyruklar oluşuyor. Dünyadaki en eski kuleleri arasında yer alan Galata Kulesi, Bizans İmparatoru Justinianos’un isteğiyle 500’lü yıllarda inşa edilmiştir.


Günümüzdeki görünümünü ise 1340’lı yıllarda kazanmış. Yangın ve depremler yüzünden harap olan kulenin en son onarımı 1967 yılında yapılmış. En tepesine çıkıldığında harika bir İstanbul manzarası sunar.



9. İstanbul Boğazı


İstanbul denilince ilk akla gelen yerlerden biri İstanbul Boğazı. İstanbul’a tüm o güzelliğini katan yer bile diyebiliriz hatta. Marmara Denizi ve Karadeniz’in birleştiği nokta olan İstanbul Boğazı’nı düz bir çizgi haline getirirsek 32 kilometre uzunluğa sahip oluyor.


Anadolu Hisarı ve Rumeli Hisarı arasında uzanan İstanbul Boğazı’nda Şehit Hatları tarafından düzenlenen gidiş-dönüş boğaz turları uzun ve kısa mesafe olarak yapılmaktadır. Ayrıca tek yön boğaz turları yanında akşam saatlerinde mehtap turları da düzenlenmektedir.



10. Kız Kulesi


İstanbul siluetini oluşturan bir diğer yapı ise Kız Kulesi. İstanbul’un en romantik adreslerinden biri olan kule, Üsküdar ilçesinin Salacak açıklarında konumlanıyor. Kız Kulesi’nin tam olarak ne zaman inşa edildiğine dair net bir kaynak bulunmuyor ama bazı kaynaklarda milattan önce 341 yılında yapılaşma sürecinin başladığı söyleniyor.


Birçok farklı efsaneye konu olan Kız Kulesi, geçmiş zamanlarda Damalis ve Leandros isimleri ile de anılmış. Damalis, Atina Kralı Kharis’in karısının adından gelen bir isimmiş. Damalis öldüğünde bu sahillerde gömüldüğü için kuleye bu isim verilmiş. Bizans İmparatorluğu yıllarında ise küçük kale anlamındaki Arcla ismiyle de tanınmış. İstanbul fethedildikten sonra adada bulunan kule yıkılmış ve yerine ahşap bir kule yaptırılmış. Ahşap olması yüzünden yangına dayanamayan kule 1725 yılında yeniden inşa edilmiş.


Tarih boyunca gemilerden vergi toplama, savunma, karantina hastanesi, radyo istasyonu gibi amaçlarla kullanılan Kız Kulesi, günümüzde romantik yemekler ve evlilik teklifleri için ilk akla gelen yerlerden biri. Kule günümüzde hem müze hem de restoran olarak ziyaret ediliyor. Salacak’tan 15 dakikada bir kalkan teknelere binerek Kız Kulesi’ne kolayca ulaşabilirsiniz.



Kaynaklar: enuyguncom, etsturcom


2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


© Copyright
bottom of page