top of page
  • Yazarın fotoğrafıSuzan Demirci

Anayurt Oteli

Güncelleme tarihi: 8 Oca 2023

Anayurt Oteli, La merveilleuse histoire de, roman, world literature, novel, O Alquimista, Simyacı, Paulo Coelho
Anayurt Oteli

Adı: Anayurt Oteli

Yazar: Yusuf Atılgan

Tür: Roman

Sayfa Sayısı: 128


 










"Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için : Ölüm."



Fikri:

Romanda hayatın anlamsızlığı, iletişimsizliği ve yaşanan olayların bir anlam ifade etmeyebileceğini anlatır.


Özeti:

Zebercet ailesinin tek çocuğudur. Annesi onu yedi aylıkken doğurmuştur. Belki de bu yüzden hep acelecidir ve bu özelliği sebebiyle hayatında hep eleştirilere maruz kalmıştır. Aynı zamanda Anayurt otelinin sahibidir. Bu otel Zebercet’e babasından kalmıştır. Vakti zamanında köyde bir yangın çıkmış, bütün evler yanmış, bu otel ayakta kalmıştır.


Otele gecikmeli Ankara treniyle yirmi altı yaşında bir kadın gelmiştir. Kadın uzun boylu hafif balık etli, saçları ve kirpikleri uzun güzel ve alımlı bir kadındır. Kadın ertesi gün otelden ayrılıp bir hafta sonra tekrar döneceğini söyler. Kadından sonra otele emekli subay olduğunu söyleyen yaşlı bir adam daha gelir. Adam her gün otel lobisine, Zebercet’in yanına inip sohbet etmek ister ancak Zebercet adamla sohbet etmez. Çünkü Zebercet, insanlarla iletişimi zayıf içine kapanık bir adamdır.


Otelde bir de temizlik işleriyle uğraşan (romandaki tabiriyle ortalıkçı) Zeynep adında bir kadın vardır. Zeynep geçmişinde çok sıkıntı ve acılar çekmiş talihsiz bir kadındır. İlk kocası onu bakire olmadığı için bırakmış ikinci kocası da onu hayatından çıkarmıştır. Bir akrabası Zeynep’i alıp bu otele çalışması için yerleştirmiştir. Zeynep işini düzgün yapan tertipli düzenli bir kadındır.


Otel sahibi Zebercet otele bir hafta önce gelen kadına kafayı takmıştı. Ondan çok hoşlanmış, onun hayaliyle yatıp kalkıyordu. Kadın bir hafta sonra geleceğini söylediği halde gelmemiştir. Zebercet sürekli kadının yollarını gözlüyor, o gelecek diye her sabah tıraş oluyor süsleniyor, yeni elbiseler giyiyor, kendince heyecanlanıyordu. Hatta kadının kaldığı odada kalıp değişik düşüncelerle hayal edip kendisini cinsel olarak tatmin ediyordu. Kadın Zebercet’te bir saplantı haline gelmişti. Oteldekiler de onun bu telaşlı ve heyecanlı halini her gün fark ediyorlardı.


Birkaç gün sonra otelde kalan emekli subay da otelden ayrıldı. Zebercet bu adamın da ayrılmasıyla iyice yalnız kaldı. Yalnızlık onu bir nevi bunalıma sürükledi. Bunalımdan oteli kapattı ve kapısına “Kapalıyız” yazdı. Otele gelen müşterilere kapalıyız, yer yok gibi bahaneler uyduruyordu. Bunalımdan ne yapacağını şaşıran Zebercet otelden çıkıp aşevine giderek içki içip sarhoş oldu. Oradan çıkıp bir adamın peşine takıldı. Takıldığı adam onu horoz dövüşünün yapıldığı bir yere götürüp horoz dövüşü izlettirdi. Oradan da çıkan Zebercet, on yedi yaşında bir delikanlıyla tanıştı. Onunla sinemaya filan gitti. Kafası yerinde olmayan Zebercet kendini kaybederek cinsel bir sapıklığa sürüklenip on yedi yaşındaki çocuğa cinsel eğilim duymaya başladı.


Otele döndüğünde ortalıkçı kadını gördü. Onu zorla soyup adeta tecavüz ederek onunla birlikte oldu. Yaptığından hala pişman olamayan sapık adam, kadını öldürerek bir yere sakladı. Akrabaları Zeynep’in nerde olduğunu sormak için otele geldiklerinde onları bir bahaneyle geçiştirdi. Zeynep’i öldürdüğünü kimseye söylemedi. O günlerde otele polisler gelip “Burada yaşlı bir adam kaldı mı?” diye sordular. O da evet kaldı ve bir gün alelacele çıkıp gitti dedi. Polisler o adamın katil olduğunu söylediler. Adam kendi kızını boğarak öldürmüş, bir süre otelde kalmış ve sonra da izini kaybettirmişti. Zebercet daha sonra anladı adamın neden apar topar otelden ayrıldığını.


Zebercet o günlerde katıldığı bir mahkemede karısını gerdek gecesinde öldüren bir adamın yargılanmasına şahit oldu. Ama adam karısını neden öldürdüğünü mahkemeye heyetine söylemiyordu. Zebercet bu olaylara şahit olurken adeta kendisi yargılanıyormuş gibi hissederek, bunalıma girdi. Ruh hali iyice bozulmuştu. Onun bu çirkin işleri yaptığını kimse bilmiyordu ama o kendinden, kendi vicdanından kaçamıyordu.


Günlerden bir gün Zebercet dışarda gezerken yaşlı bir adamla tanıştı. Yaşlı adam ona kimlerden olduğunu sordu. O da Keçicilerden olduğunu söyleyince adam: “Sizin sülalenizde kendini asarak öldüren bir adam var mıydı?” diye sordu. Zebercet de o adamın dayısı olduğunu söyledi. Dayısı Faruk, Semra adındaki bir kıza âşık olmuş, ancak kıza kavuşamayacağını anlayınca kendisini asmıştı. Yaşlı adam Zebercet’e ailesindeki bütün bu olayları yaşla adam bir bir anlatır. Dayısı Faruk kendini astığında ise henüz on dokuz yaşındadır. Zebercet bu yaşananları dinleyip düşündükçe kendisini yargılamaktan bir türlü kurtulamıyor, kendisini dayısının yerine koyarak canına kıymayı bile düşünüyordu. Geçmişte yaşadığı olaylar onun vicdanını hep rahatsız ediyordu.


Eskiden yani çocukluğunda babasıyla geçirdiği manevi ramazan günlerin hatırladı. O günleri özlemişti. O kutsal yaşantıdan bu çirkin olaylara bürünmüştü hayatı. Kendisini otele kapatarak saçma sapan işler yapmaya başladı. O güne kadar otelde kalanların listesini çıkarmaya başladı ve bir süre sonra bundan da usandı.


Ney yapacağını bilemez bir bunalım halinde kendisini öldürmeye karar verdi. Artık yapacak bir şeyi ve hayatta ulvi bir gayesinin olmadığını düşünerek, Zeynep’i öldürdüğü odaya kendisini kapatıp orada kendini asarak öldürdü.





 


2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


© Copyright
bottom of page